Ana Sayfa Annelik El sanatları Haber Magazin Dünya Magazin TR Ressamlar Seramik Tiyatro Yazı Yemekler
Özel Arama |
Çocukluğumda soğuk geçerdi 23 Nisan günleri. Törenlerde hep üşürdüm. O üşümenin birazı da tüylerim ürperdiği içindi sanırım. Saygı duruşu, İstiklal Marşı, şiirler...
Yıllar sonra 120 adlı filmi izlediğimde vatanı için ölümü göze alıp yollara düşenlere ağlamıştım sinema salonunda.
Hayat gailelerinin içinde geçmişi unutuvermiştim, Bu filmde biraz da olsa geçmişi görsel olarak anlatmanın hafifliğini yaşamıştım.
Cep telefonu ve internetin olmadığı zamanları çoğumuz artık düşünemiyoruz bile. Ama Türkiye’yi cumhuriyet yapan zamanlar bizim hiç bilmediğimiz yokluk zamanlarıydı. Bırakın cep telefonunu, televizyonu, insanların birbirleriyle haberleşebileceği
bir tek telgraf vardı ki artık onun sadece adını biliyoruz. Ev telefonu kavramı bile yoktu
o dönemde.
Ve o günlerden bugünlere geldik. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz, aradan kuşaklar geçtiği için bir çok şeyin yaşanmadığından değerinin bilinmediği bayramlar yaşıyoruz artık.
Bugünler sahip olmakla sahip çıkmak arasındaki farkı anladığımız günler. Ve 23 Nisan hep kutlanmasına rağmen eksik kalmış bir bayram,
Çünkü 23 Nisan aynı zamanda ulusal egemenlik için kutlanan bir bayram 23
Nisan. O yüzden egemenliğin anlamını ruhunda hisseden herkesin kutlaması gereken bir bayram 23 Nisan.
Charles Dickens’ın 1800’lü yıllarda yazdığı İki Şehrin Hikayesi adlı romanı şöyle başlar: ‘Zamanların en iyisiydi... En kötüsü de. Akıl çağıydı, budalalık çağı da. İnanç çağıydı aynı zamanda, ama inkar çağıydı da. Bir taraftan aydınlık, bir taraftan karanlık bir mevsim yaşanıyordu. Umudun baharıydı,
endişenin kışı... Her şeyimiz vardı, ama hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğruca cennete gidiyorduk, ama hepimiz cehenneme de gidiyorduk. Kısaca o çağ bu devre öyle benziyordu ki, sesi en çok çıkan otoriteler iyisiyle kötüsüyle ikisinin mukayesesinin, sadece üstünlük bağlamında yapılmasında ısrar ediyorlardı.'
Aradan geçen yüzyıllara karşın hiçbir şey değişmiş görünmüyor, eğer değişecekse biz yapacağız bunu. İçimizdeki egemenlik tohumlarını ekerek, özgürlüğümüze sahip çıkarak yapacağız. Belki bir kişiye anlatacağız, belki yaptıklarımızı göstereceğiz, eyleme geçeceğiz. Ne yaparsak yapalım, yaptıklarımız çocuklarımız için olacak, çünkü Kızılderililerin dediği gibi bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık. Aldığımızdan daha iyi bırakmak boynumuzun borcu ve ancak egemenlikle başarılabilecek bir şey.
Hepimizin 23 Nisan’ı kutlu olsun, egemenliğin tadını bilip sahip çıkanlara, bilmeyip ne olduğunu anlamayanlara da hissedebilmeleri için
23 Nisan kutlu olsun.
Sevgilerimle
Yazan: Banu Conker, 23 Nisan 2014 - GrafikSaati Makale yazı şiir öykü deneme,
Diğer makale, araştırma ve yazılardan
GrafikSaati kültür sanat dergisi yaşam
Banu Conker
Banu Conker'in tüm GrafikSaati yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker GrafikSaati annelik yazıları
Sosyal Medyada Biz
Copyright: Her hakkı saklıdır | grafiksaati.com[at]gmail.com | gizlilik politikası