Bu sayfada aylardır annelik
üzerine yazı yazıyorum. Kızım doğduktan sonra bir çok kitap okudum,
annelik üzerine. Bir dönem kafam karıştı ve sonra iç sesime yöneldim.
Kızım her kitapta yazılan gibi olmayabilirdi. Ben de onu yakından tanıyarak,
onunla yakından ilgilenerek, ona değer vererek bir annelik yolu çizdim.
Her ilişkide olduğu gibi annelik de tek taraflı bir şey değilmiş. Son
dönemde bunu öğrendim. Siz veriyorsunuz, karşınızdaki alıyor. Karşınızdaki
veriyor, siz alıyorsunuz ve bu dönem dönem değişerek devam ediyor. Her
dönemin kendi içinde bir devinimi var.

Bebekliği geçirdik, zorlukları vardı. Kızımın göbek fıtığı bir yıl onu
ağlatmama nedenimdi, atlattık. Çocukluk döneminde boşandım. Boşanma
ve babadan ayrı kalma travmalarını atlatması için pedagog yardımıyla,
kendimle de ilgilenerek çıktık bu dönemden. Ve ergenliğe geldik.

Her ergenlik zordur, çünkü artık bambaşka bilinmeyen bir denize atlamıştır
çocuk. Ya yüzmeyi öğrenecek ya da boğulacak. Bu dönemde annenin babanın
da kıyıda onu izlemesi gerekli. Birlikte yüzülmüyormuş bu dönemde, o
denizin içinde yığınlarca ergen var çünkü. Anne babaları almıyorlar
oraya, çünkü onlara göre anne babalar zaten yüzmeyi bilmiyor. Ama ne
yaparak suyun üzerinde duracaklarını da bilmiyorlar. Batıyorlar, çıkıyorlar
sürekli. Arkadaşlarına sarılıyorlar bu dönemde.

Benim için de yepyeni bir dönem oldu, hiç bilmediğim bir dönem, çünkü
ergenlik benim dönemimden farklı. Ben bir çok kuralla ve sert bir babayla
büyüdüm. Benim zamanımda karşı çıkmak, kendini ifade etmek mümkün değildi,
ama ben kızıma çocukluğundan beri kendini ifade etme özgürlüğü ve hakkı
verdiğim için şimdi verdiği karşılıklarla apışıp kalıyorum tabiri caizse.

Geçenlerde kızımın sigara içtiğini farkettim. Böyle durumlarda ‘bir
benim çocuğum yapmaz’ durumu var ki, ben bunu aştığımı düşünüyordum.
Ben ilgili, bilgili, deneyimli, okumuş, kendini geliştirmiş bir anneyim,
kızımı da iyi yetiştirdim. Niye içsin, buna ihtiyaç duymaz, çünkü o
da bilinçli. Hahahaha, tabii, tabii... Asla asla dememek gerektiği gibi,
benim çocuğum yapmaz da dememek gerekiyormuş.

Bir hafta kendime gelemedim, ağlamaktan gözlerim şişti. Kızımla kavga
ettim, konuştum, hiçbir şey çözüm olmadı, çünkü büyüyor. Ve aslında
ben onun büyüdüğünü kabul etmediğimi farkettim. İlk elimi bıraktığında
ve ‘sen okul yoluna kadar gelme, ben giderim’ dediğinde içimdeki batmayı
daha fazla yaşadım bu sefer.

Kabul etsek de etmesek de büyüyorlar. Şimdi küçük çocukları olan arkadaşların
sosyal ortamlarda paylaştıkları fotoğraflara bakarken, ‘en güzel günleri’
diye düşünüyorum annem gibi ve ben de annem gibi kızıma ‘anne olunca
anlarsın’ diyorum.

Tarih tekerrürden ibaretmiş meğer, biraz değişse de bazı şeyler aynı
kalıyor demek ki. Bir haftada duygularım ben nerede hata yaptım diye
sorgulamaktan, ben bunu hak etmedim isyanına, anne olarak beceremedim
yetersizliğine kadar değişip durdu. En sonunda hala üzüntüm devam etse
de anne olarak ayaklarımın üzerinde daha sağlam durmaya karar verdim.
Şimdi iç süzgecimden geçiriyorum her şeyi, bakalım neler kalacak?

Bir anne olarak burada sadece deneyimlerimi paylaşıyorum sizlerle, bunu
da paylaşmak istedim. Şimdiye kadar hep kızımın çocukluk deneyimlerini
ve benim çocuk annesi deneyimlerimi yazdım, ama galiba rotayı değiştirmem
gerekli artık: Çocuğunuzun büyüdüğünü kabul edin, arada onun da ergen
olacağını kendinize hatırlatın ve her şeye hazırlıklı olun.

Sevgilerimle
Banu
CONKER, Hayata
Dair , annelik yazıları, yaşam, 19 Mayıs 2014
Banu Conker'in
tüm Hayata Dair yazıları